25.02.2010 yine güzel Bozkır’ımdayım. Gün kısa da olsa sevgili yönetmen arkadaşım, Karacaardıç’lı Tahir Bozkır ile hasta ziyaretleri yaptık. Bozkırımın güzel insanları ile kısıtlı bir zaman aralığında beraber olmanın mutluluğunu yaşadık. Necdet Tuncer Hoca’mın evinin resimlerini çekmeye gittiğimizde öyküsünü sürekli dinleyip güldüğümüz Safların Hüseyin Bilgili ağabeyimizle karşılaştık. Bu arada Mustafa Koçak ağabeyimizde sohbete katıldı.
77 yaşında olan Safların Hüseyin ağabeyime sordum. Başından geçen olayları kendisinden dinleyelim.
-Ağam, biz Bozkır’ın ekmeğini çıkarırız. Yıllarca hizmet ettik, Bozkır’ımıza helâl olsun. Biz Bozkır’da gerçekten saflığımız ile anılırız. Kalbimiz gönlümüz saf! Biraderim Burhan’da benim gibidir.
-İsimlerini saymayacağım birçok arkadaşım gelir gider. Biz fırında ekmek çıkarırız ya, tam ekmeği fırına atarız elinde tüfek bir arkadaş gelir. Ekmeklerin çıkmasına daha on dakika vardır. Sivrinin altındaki iki delikli mağaraya köprünün üzerinden tüfekle atış yaparak mermiyi içeriye atma yarışı yapalım derler. Hemen iddiaya tutuşuruz. Atardın atamazdın derken her seferinde yüz yirmi ekmek yanar gider.
-Bu olayı bir kere yapsak unuttuk deriz, ama birçok kereler yüzlerce ekmeği yaktık. Adımız bunun için Saflara çıktı. Ama biz adımızdan da yaptığımız işten de memnunduk.
-Yaşımız ilerledi artık, ekmekçiliği bıraktık. Bütün Bozkırımıza selâm ederim. Böyle bir durumu bana açıklattığın için sana da teşekkür ederim.
Dedi.
Öpüştük ve bir kere daha görüşmek üzere ayrıldık. Tanrım uzun ömürler versin. Bozkırımız böyle ağabeylerimizle şen.
Kaynak:Bozkır Gündem Gazetesi