Yine köyün birinde, komşuların kümeslerindeki yumurtaları çalarak içen bir çocuk varmış. Köylüleri illallah ettiren bu çocuğun babası, civardaki bir âlime gider ve durumu anlatır. Adam, âlim zatta:
“Çocuğunun sadece kümeslerdeki yumurtaları kırıp içtiğini bunun dışında hiçbir olumsuz hareketini olmadığını bundan da bir anlam çıkaramadığını” söyler. Adamı dinleyen hoca efendi de:
“Siz yâda sizin ailenin size ait olmayan bir şeyi içmiştir. Çocuğunuzun bu davranışı bundan kaynaklanmaktır” der. Adamı da düşünmesi için evine gönderir.
Âlim zatın anlattıklarını eşine de anlatan adam belli bir süre geçtikten sonra hanımını çağırır “Ya hanım, ben düşündüm taşındım; fakat kendimde başkasının izinsiz bir şeyini içtiğimi bulamadım. Acaba sen kendinde bir şey bulabildin mi diye sorar. Adamın hanımı da biraz duraksamadan sonra bey der:
“ Ben bu çocuğa hamile iken komşunun evinde iken canım limon istemişti. Komşudan istemeye utandım ve komşunun haberi olmadan limona iğne batırıp suyunu içmiştim. Herhalde çocuğun davranışı bundan kaynaklanmaktadır” der.
Çocuk terbiyesinin anne karnında başladığını bilmeyenimiz yoktur. Hamilelik dönemindeki süreçte yaşanan çocuğu doğrudan etkilemektedir.
Çocuğun anne karnındaki eğitim sürecini araştırmak isteyen psikologlar, belli guruptaki hamile olan anne adaylarını dokuz ay boyunca gözleme tabi tutarlar. Doğumdan sonra çocukları belirli bir yaşa kadar gözlemleyen psikologlar, çocukların davranışlarının annenin hamilelik dönemindeki davranışlarıyla örtüştüğünü görürler.
Hamilelik döneminde sinirli olan annenlerin çocukları sinirli, hamilelik döneminde sakin olanların çocukları daha sakin oldukları gibi hamilelik döneminde dinlenen müzik türlerinin de çocuklarda etkisini göstermiştir. Bunu yanında hamilelik döneminde dini konulara meyilli olan kadınları çocukların dini konulara meyilli olduğu gibi hamilelik döneminde haram helale dikkat etmeyen kadınların çocukları da okulda bu konulara dikkat etmediği gözlenmiştir.
Yine başka bir araştırmada ise anne karnında 7-8 aylık bir çocuğu ultrasyon makinesinde gözlemleyen psikologlar, çocuğun anne karnında mutlu bir şekilde hareket ettiğini görürler. Sonra anne ve babadan ciddi şekilde tartışarak kavga etmelerini isterler. Anne babaların kavgaları yapmacıkta olsa çocuk birden hareket etmeyi bırakıyor ve büzüşmeye başlıyor.
Yukarıdaki araştırmadaki örnekleri bizler her zaman çevremizde görmekteyiz. Uzaklara gitmeye gerek yok, yakın akrabalarımıza baktığımız zaman bunu gördüğümüz gibi kardeşler arasındaki farkları görebilmek için hamilelik dönemlerini gözden geçirilmesi yeterlidir diye düşünüyorum.
Eskiden anneler eşlerini işe gönderirken: “Aman bey! bize haram para getirme, biz açlığa dayanırız; fakat cehennem ateşine dayanamayız” anlayışı ile gelinlik kız aranırken “helal süt emmiş” biri olmasına dikkat edilmesinin temelinde hayırlı evlatlar yetiştirmek yatmaktadır.
Oysa günümüzde öyle mi? Gelsin de nerden gelsin anlayışı ile birlikte, gelin kız yâda damat adayında soracağımız ilk soru nerde çalışır yâda babası ne iş yapar sorusu olur. Gelin adayın yâda damat aydının ahlakı ve ailesinin kazançları sorgulanmadan yapılan evliliklerden doğan çocuğun da, ona göre olacağı bir gerçektir. Özünde haram olan bir çocuğun bırakın ders çalışması okulda arkadaşlarına ve öğretmenlerine karşı asi davranışları olan çocuklar olarak karşımız çıkmaktadır.
“Hiçbir baba evlâdına güzel edep ve terbiyeden daha değerli ve üstün bir miras bırakamaz.” (Tirmizi)
“Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır…”
(Tahrim Süresi:6)
Çocuklarda Haram Lokmanın Olumsuz
Etiketler