Sevgili
dostlar bu yazımı günümüz toplumun kanayan bir yarası dahası hastalığına ayırıyorum.
Toplum olarak okumuyor, araştırmıyor, düşünmüyor yâda düşünemiyor; dahası
bilgiye ulaşmadan fikir sahibi olup, fikir yürütüyoruz, yalnızca duyumlardan
yorumlardan yola çıkıp başlıyoruz anlatmaya. Ama çok şey biliyoruz iç siyaset,
dış siyaset, terör, ekonomi, sağlık, sanat, spor, dernek, cemiyet ama biz her
şeyi biliriz. Kimse alınmasın ama söğüt gölgesinde yatar, kaval çalar fakat
yine de her işten anlar, başlarız anlatmaya ve atıp tutmalara!
Çünkü biz HBB’yiz
(Her Şeyi Biz Biliriz)
Yalnız kendi adımıza konuşsak iyi yanımızda,
yöremizde kim var, kim bize daha yakın durur, onların adına-da konuşuruz.
Kendimizi yakmakla kalmaz, birlikte yürüdüklerimizi de yakar, zorda bırakırız.
Başka bir deyişle herkes her şeyi biliyor. Çok seviyoruz büyük laflar etmeyi:
kendimizi önemli biri gibi görmeyi, bunun için çok çabada harcamıyoruz hatta
cümlemizin başına getirdiğimiz sihirli birkaç kelime bile yeterli oluyor(!)
diye düşünüyoruz, abartıyor da abartıyoruz.
Aslında
kulaktan dolma duyduğumuz bu sihirli kelimelerin ne anlama geldiğini de
bilmiyoruz. Seviyoruz aslında her şeyi biliyor havasında boş konuşup büyük
laflar etmeyi! Sergilediğimiz bu tutum ve davranışlar çevremizi ve insanları
çileden çıkarıyor. Her şeyi ben biliyorum havasından vazgeçmeliyiz. Çünkü herkes her şeyi bilemez, toplumun
kanayan en büyük yaralarından birisi toplum olarak okumadan, araştırmadan düşünmeden,
bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olup, laf etme problemi yaşıyoruz.
Biz
kim mi yiz? Biz ahkam kesmeye gelince mangalda kül bırakmayanlarız.Kitap
yazmayız ama yazandan daha iyi yazarız,Spor yapmayız,sporla uğraşmayız ama
anlarız, teknik direktörden daha iyi takım yaparız,Hakemden daha iyi maç
yönetiriz,hatta futbol oyun kurallarının 17 madde olduğunu bilir.FİFA dan bile daha
iyi yorum yaparız, siyaseti gündemi takip etmez gazetecilerden daha iyi bilir,yorum
yapar salladıkça sallarız Diplomasi den anlamaz ancak, Dünyaya rest
çekeriz,ekonomiyi,dış siyaseti,iç siyaseti bilir, hallederiz.hem de hemen
oracık ta..!
Kim bunlar HBB bunlar.
Çevremize şöyle bir bakacak olursak görgüsüzlük,
bilgisizlik diz boyu, toplumda ortak değerlere sahipsizlik, bu değerlere
saygısızlık, uyumsuzluk almış başını gidiyor. Yaşam biçimimiz, değer yargılarımız,
inançlarımız hızla değişiyor, dahası insanlar değişiyor. Hiç bir şeye şaşırmaz,
aldırmaz olayları umursamaz olduk, Kişisel ve toplumsal refleks kabiliyetimizi kaybettik,
her şeyi olağan kabul eder olduk, bu kabullenme normal bir şey olamaz. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” böyle
bir düşünce olamaz, olmamalı. Bu
durum Türk, İslam töresine, geleneğine uymaz.
Türk
milletini oluşturan, Türk milli kültürüdür. Tarihi örf adetleri, gelenek ve
görenekleri, dinidir. Ama bizler büyük gayretler sonucu tüm bu değerlerin
balansını bozmayı başardık. Gelenek ve göreneklerimizi gelecek nesillere ne
kadar anlatırsak anlatalım, yaşamadıkları bu değerler onlara aynı zevki, tadı
ve duyguyu vermeyecektir.
Birde bunun yanında irili ufaklı her
toplumlarda olan karıştırıcılar bulunur. Bunlar ortama, zamana, zemine göre 220
voltu gördümü başlarlar, çalışmaya fitne, fesat, dedi kodu, laf üretmeye, arkadan
konuşmaya, karıştırmaya kişiler hakkında ön yarğılar oluşturmaya bu da toplumun
kanayan, kangren olan başka bir yarası, bizde bunlara mikserler karıştırıcılar diyoruz.
Bu da toplumun başka bir yarası devam edip gidiyor.
*Dayanışma ve teşvik kültürünün zayıf olduğu günümüzde ailelerimiz,
gençliğimiz dahası toplum olarak ruhsal bir boşlukta ve kaygı sendromu
yaşamaktayız!
*Çevremize laf salatasından ziyade, çözüm ziyafeti sunmalıyız. Sıkılmış
yumrukları el sıkar duruma getirelim! Geliniz hep birlikte deneyelim ne
dersiniz? Saygılarımla