Geçen ay Siristat.com sitesinde Hüseyin Dumru kardeşimizin yapmış olduğu bir haber hem ilgimi çekti hem de duygulandırdı. Haberi sizlerle paylaşmak adına aynen aktarmak istiyorum.
Yıllar önce Bozkır İmam Hatip Lisesinde bin bir zorluk içinde okuyan genç liseliler, şimdi iş adamı, öğretmen, imam… oldular. Ve kendi yaşadıkları sıkıntıların başında gelen maddi sıkıntının ne demek olduğunu iyi bilen bu gönüllü insanlar, ortak bir karar aldılar. Aralarında belirli bir miktar para toplayarak kendi köylerinden Bozkır İmam Hatip Lisesinden mezun olup üniversite eğitimi hakkı kazanan (şimdilik) bir öğrenciye düzenli olarak burs verecekler. Bu uygulamanın diğer köylerde de hayata geçmesi belki de maddi yetersizliklerden dolayı eğitimine lisede son veren öğrencilerimize bir şans daha kazandırılmış olacaktır.
Söğütlü İmam Hatip Lisesi mezunlarını bu örnek davranışlarından dolayı tebrik ederiz. Umarız bu uygulamadan destek alarak eğitimine devam eden hemşerilerimiz de ahde vefa ederek gelecek nesillere yardımcı olurlar. http://www.siristat.com/2011/10/sogutlu-imam-hatiplilerin-bayrak-yarisi.html
Haberi okuyunca “Deniz Yıldızı” nın hikâyesi aklıma geldi onu da sizinle paylaşmak istiyorum.
Şair ve bilim adamı Lauren Iseley, bir gün sahilde yürüyüş yapıyordu. Uzakta dans eder gibi hareketler yapan bir adam dikkatini çekti. Merak edip hızlı hızlı ona doğru yürüdü. Yaklaşınca bir gencin yerden bir şey alıp denize attığını, sonra birkaç adım koşup aynı hareketi sürekli tekrarladığını gördü. Biraz daha yaklaşıp genci selamladı ve aralarında şu konuşma geçti:
- Ne yapıyorsun böyle?
- Okyanusa deniz yıldızı atıyorum.
- Deniz yıldızı mı?
- Evet.... Güneş yükseldi ve sular çekiliyor. Eğer onları hemen suya atmazsam az sonra ölecekler.
- Ama görmüyor musun ki, kilometrelerce sahil var ve baştan aşağıya denizyıldızı ile dolu, ne fark edecek?
Genç adam eğilerek yerden bir denizyıldızı daha aldı, denize fırlatırken:
- Bakın. Onun için fark etti! Kaynak:http://forum.memurlar.net/topic.aspx?id=351220
***
Hayat gerçektende öyle değil mi? Birileri için hayatın değişmesi anlamına gelen para, birileri için ise lüks yaşam anlamına gelmektedir. Bazı öğrenciler okumak için para bulamazken birçok insanımız da sigaraya ayda 100-150 TL’yi (yılda 1200-1500 TL) acımadan vermektedirler.
Neye para harcamıyoruz ki; petrole arabayı yanaştırdığımız zaman hiç acımadan doldur diyoruz. Ya da arıza için arabayı sanayiye götürdüğümüz zaman yüksek bir fiyat da dense, yaptırmadan çıkmıyoruz. Daha eskimeden mobilya mı değiştirmiyoruz? Televizyonun birincisi yetmiyor ikincisini mi almıyoruz? Daha neler almıyoruz ki… Bunlar olacak; fakat sadakayı cariye niyetiyle de yılda bir defada olsa bir aylık sigara parası bir öğrenciye versek o çocuğun dünyasını değiştirir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) "Kim iyi bir çığır açarsa, bununla amel edenlerin ecri kadar ecri bu çığırı açan alır. Kötü bir çığır açan da, bununla amel edenlerin günahı kadar günahı yüklenir." (Müslim, İlim, 15) buyurduğu gibi dinimiz ve toplumumuz için faydalı insanlar yetiştirmek adına onların yetişmesinde emeği olan herkesin, bu ecir ve sevaplardan faydalanacağına inanıyoruz.
Yine Peygamber Efendimiz (s.av): “Çocuk terbiye etmek, tonlarla sadakadan daha sevaptır.” buyurmuşlardır. (Tirmizi)
Gelelim konunun özüne. Köy ve kasabalarda okumak isteyen çocuklara gereken destek verilmemektedir. Bunun içinde zeki fakat maddi durumu olmayan bu çocuklar zamanla toplum içinde kaybolup gitmektedirler. Araştırmalarda yeni doğan her 100 çocuktan birinin üstün zekâlı, her 1000 çocuktan birinin de dâhi olduğu ortaya çıkmıştır. Ellerinden tutulmayan bu çocuklar, toplum içinde kaybolup gitmektedirler. Bu amaçla Konfüçyüs’ün: “Yoksul bir gence gerçekten yardım etmek istiyorsanız ona balık tutup vermeyin, balık tutmasını öğretin. Balık vererek bir öğün, balık tutmasını öğreterek bir ömür boyu karnını doyurabilirsiniz.” dediği gibi köy ve kasabalara yapılacak en iyi yardımın oradaki gençlerin ellerinden tutmak olduğunu düşünüyorum.
Peki, neler yapılabilir?
Okumak isteyen, zeki çocukların ellerinde tutularak ve üniversite bitinceye kadar bu çocuklara burs adı altında yardımlar yapılabilir.
SBS ve üniversite sınavına hazırlanan çocukların doküman yardımının yanında imkânlar ölçüsünde bu çocuklar dershaneye gönderilebilir.
Köy ve kasabalar adına kurulmuş dernekler ya da işadamları kendi köy ve kasabalarındaki sınava girecek bu çocuklara seviyelerine uygun kitap, dergi, yaprak testi gönderebilirler. Bunun içinde iletişim kurulacak kişilerde kendi köy ve kasabalarının okul müdürleridir.
Dernekler aracılığıyla köy ve kasaba zenginleri hiç olmazsa zekâtlarıyla da olsa kendi köylerindeki bu çocuklara sahip çıkabilirler.
Sonuç olarak bu çocuklar bizim. Bu çocukların okutmak inanın en hayırlı iştir; çünkü dinimizin ilk emri oku olduğunu, çocuk okutmanın sevap ve faydasını bilmeyenimiz yoktur.
Söğütlü Bozkır İHL mezunu arkadaşları bizler de bu düşünce ve uygulamalarından dolayı tebrik eder ve bu davranışın diğer köy ve kasabalara örnek olması dileğiyle…