Genel seçimler yaklaştıkça vekil olacak kişiler açısından tansiyon iyice yükselmekte, doğaldır ki; sokaklarda aday adaylarının isimleri de dillendirilmeye devam etmektedir. Seydişehir İlçemizin gittiğimiz her köşesinde de bizlere; “aday adaylarının kimler olduğu sorulmakta hep. Ben “şimdilik” kaydıyla bu konu üzerinde pek durmayacağım.
Oy verecek seçmen açısından şimdilik bu konuda bir hareketlilik yok ama yarın sokaklar hareketlenince onlar da ister istemez seçim atmosferine giriverecekler.
Ülkemizde, halkın partiler üzerindeki eğilimleri sandığa yansıyabilmekte fakat milletvekilliğine aday olan kişiler hakkındaki görüşlerinin sandığa tam olarak yansıdığı pek söylenemez.
Milletin, özellikle son yıllardaki oy kullanma tercihi, milletvekilliğine aday olanlardan ziyade daha çok liderlere göre değer buluyor. Halkın, sosyal ve ekonomik isteklerine yeterince cevap veremeyen partileri geçtiğimiz dönemde sandıkta nasıl alaşağı ettiğine hep birlikte şahitlik ettik. Söylediğimiz gibi halk, milletvekili adaylarının kimliğine ve kişiliğine göre değil de lidere bakarak oy verince, bu sefer de yeni ve farklı sorunlarla karşılaşmaya başladı. Bunun anlamı da şudur: Liderin popülaritesinin sürükleyerek yüksek oranlarda oy alan partilerden aday olan kişiler yüksek orandaki oylarla milletvekilliğini elde ediyorlar. Hâlbuki aynı şahıs aynı bölgeden bağımsız aday olsa boyunun ölçüsünü öyle bir alacak ki bir daha halkın içine çıkma şansını bile ilelebet kaybediverecektir.
Konya gibi bir yerde, rekor bir oy oranıyla desteklenmiş olan partinin seçmenlerinin, milletvekillerine bakış açıları ve onlara olan destekleri ise oy verdikleri partiye olan bakış açılarıyla tam bir zıtlık oluşturmaktadır. Bunun için anket yapmaya, derin istihbaratı bilgiler toplamaya hiç gerek yoktur. Normal bir şekilde sokağa çıkıldığında karşına ilk çıkan üçlü beşli gruplarla selamlaşıp bir de siyaset mevzuu açıldığında durum çok net olarak görülebilecektir. Bu bir muamma değil herkesin bildiği bir bilgidir.
“Madem böyleyken böyle de halk, neden ikinci dönem yine bu partiye oy verdi?” diye soracak olunursa bunun cevabı da çok basittir. Seçmenin ikinci dönemde, bölgesini değil de ülkenin genel şartlarını düşünerek tekrar partiye ve lidere oy verdiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ezici bir çoğunlukla ikinci sefer de iktidara gelen parti, ilk seçimlerde, milletvekillerine çok geniş yetkiler vermişti. Bir önceki secimde her iki kişiden birin oyunu alan milletvekilleri, matematiksel olarak hesaplarını yaptılar ve kendilerine göre ulaştıkları sonuçtan dolayı da halkın düşüncelerine ve taleplerine değer vermediler. “Bir önceki dönemde şu kadar oy aldık, diğer partilerin hepsi birleşse bile bu oy oranına ulaşmaları mümkün değildir” mantığıyla, “ceketimizi assak yine kazanırız” diyerek Şanlıurfa esintileri estirdiler. Ama bir şeyi unuttular. O da; siyasette her zaman 2 kere 2’nin 4 etmediği gerçeğidir.
Bir taraftan da göstermelik olarak nabız yoklamaları yaptılar. Teşkilatlara sordular, delegelere sordular, temsilcilere sordular… Sordular ama bu sorgulamalar tamamen göstermelik sorgulamalardı. Dolayısıyla da hiçbir neticeyi kale almadılar. Sonuçta yine; “imam bildiğini okudu.” Düşlündüler ki; “halk her zaman bizi destekleyecek.”
Seydişehir gibi bir ilçede son seçimlerde bir önceki döneme göre % 15 oy kaybı yaşadılar. Verilen mesaj çok açıktı. Halk; “arkadaş beni dinlemen lazım, beni dinlemezsen eğer, benim gücücümü yok sayarsan eğer, tokadımın acısı ağır olur” dedi.
Seçim sonrası hatasını kabul etmeyen genel merkez suçu teşkilatlara yükledi ve seçim kaybeden ilçelerin teşkilatlarının hepsini görevden alarak ikinci bir hata yaptı. Şimdi ise önümüzde seçim var. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek; “genel seçimlere yönelik olarak halkın isteyeceği adayları belirlemek” amacıyla “çalışma yapacaklarını” ifade ediyor. Yapılacak anketlerde seçmene; “genel seçimlerde hangi partiye oy vereceksiniz?”, “mevcut milletvekillerinden memnun musunuz?”, “hangi milletvekilini tekrar görmek istiyorsunuz?” gibi soruların yanı sıra; “milletvekili olarak kimleri görmek istersiniz?” şeklinde bir soru da yöneltilecekmiş. İşte bu sorulardan çıkacak cevapların, milletvekili aday adaylarının kaderini belirleyeceği ifade ediliyor.
Verilen bu sözlerin ve seçilen bu yöntemin bu seçim sürecinde uygulanması tüm milletin beklentisi ve temennisidir. Ya tersi olursa ne olur? Seydişehir’de yerel seçimlerde bilinçli seçmen nasıl ki oy oranını %49 den %35’e çektiyse, bu seferde daha aşağılara çeker. Halk, bu sefer genel merkez falan dinlemez. Hiçbir parti seçmenin babasının çiftliği, hiçbir lider de, aday da babasının oğlu değildir. Nasıl ki yıkılmaz armadalar yıkılmış, silinmez izler silinmiş, yok olmaz logoların yerinde yeller esiyorsa; yine yıkılır, yine silinir, yine yerinde yeller estirir bu millet.
Kimse unutmasın ki; “toprağın altı nice vazgeçilmezlerle doludur”
Bizim temennimiz halkın sesinin dinlenmesidir. Dinlenmese de herkes reyinde hürdür, kendi bilecekleri şeydir.