Rabbimden hikmet inmiş Çarşamba Çayı. İkiye bölmüş yol boyunca yaşam verdiği yerleri. İki yaka olmuş Çarşambanın sağında ve solunda. Ve bu iki yakayı bir araya getirme işinide Selçuklular üstlenmiş geçmiş zamanda.
Kepçe yok, dozer yok, büyük, iş makineleri yok. Tek tek santim santim işlenen taşlarla birleştirmiş 1000 sen önce Selçuklular. O zamanın koşullarını gözünüzün önüne bir getirin. Belki bir yıl sürdü o köprülerin inşası belki daha fazla. O köprülerde ki sanat ve ruhu okşayan estetikten anlıyoruz Selçuklu Türklerinin haşmetini. Haşmetli ve bir o kadar ince ruhlu.
Ve yaşadıkları yerlerde muhakkak bir eser bırakmışlar yeryüzünden TÜRK şanı binyıllar silinmesin diye. Öyle bir eser yapmışlar ki 1000 sene sonra ki olması muhtemel seller ide göz önüne katmışlar ve 2 kemer yerine o zor koşullarda üç kemer yapmışlar. Onlarca asır ayakta duracak.
Aradan yıllar, asırlar geçiyor binyıllar arkada bırakılıyor. O köprülerin altından çook sular akıyor. Ve bu güne geliyoruz. Bu günden geriye doğru bakınca çok değil bir 30-40 yıl öncesine kadar bir yakadan bir yakaya geçmek için bu köprülerden başka geçit yokmuş. Teknoloji gelişmiş devasa köprüler yapar haline gelmişiz. Devasa ama ruhsuz yapıtlar. Ve eski dostlar bir bir terk edilmiş. Ve bugün tabiri caizse orucu kemerli köprülerle tutan bizler bayramı beton demir ve beton yığını köprülerle yapıyoruz.
Eskiden cahillikten olsa gerek yıllar yılı hanelerin ağır yük işini görmüş cefakâr merkepleri işgücünden düşünce kendi kaderine terk eder, doğaya bırakırlardı. Çünkü artık verdiklerinin karşılığını fazlasıyla vermiyordu o merkepler. Eeee öldürmeye vicdan elvermiyor. Doğaya kurdun kuşun içine bırakıyorlardı. Sonu malum. Şimdi aynı uygulamayı bizler bu köprüler için yapıyoruz.
Sözde milliyetçiyiz??? Evimize yurdumuza yan bakanın gözlerini oyarız. Peki, bu köprüler kime emanetti acaba? Bizler değil de Yunanlılar mı miras aldı bu köprüleri, onlar mı geçti bu köprülerden düğünlerde, şenliklerde, doğumlarda, ölümlerde. Biz geçtik biz. Yani TÜRK OĞLU TÜRK.
Bu köprülerden viran halde olanı çok. Ve hatta artık bir kaçı tamamen yıkılmış. Fakat ben gördüğümle mükellefim. Kendi köyümde, Dere Kasabasında Sorkuna doğru giderken Boğaz Mevkiisi deriz. Orda bugün büyük beton bir köprü var. Geçenler bilir. Daha eskiden bundan 10 sene önce 15 sene önce geçenlerin bildiği bir köprü daha varki o beton yığınının yanında sanki bir yanaşma gibi durur. Adeta yıkılsın diye kaderine terk edilmiş. Bundan 15 yıl kadar oldu yanılmıyorsam. Sorkun Köy yolu asfaltlama çalışmaları esnasında üzerinden geçen mıcır yüklü kamyonlar ki ağırlıkları 20 tonu buluyormuş. Günde 50 sefer 100 sefer yapınca dayanamadı bin yıllk köprü. Çatladı duvarı. Surda bir gedik açıldı. Ama bu gedik mukaddes bir gedik değildi. Bu gedik aksine emanete hıyanetin gediği olacaktı.
O zamanın bu işlerden sorumlusu kim ise hemen demirden asma bir köprü getirterek geçici olarak köprünün yükünü aldı. Sonra yanına bu gün kullanılan büyük köprü yapıldı. Ve bu kadarı da olmaz dedirten bir cehalet ile bu köprünün bir kemeri beton köprünün inşaatı esnasında hafriyat ile doldu. Hani vardıya bundan 1000 önce öngürlen sel olursa su buradan aksın diye eklenen üçüncü kemer varya işte o kemer kaç yıldır yok.
Ve olanlar oldu. Sel odu. Su iki kemere sığmadı. Ve sanki Çarşamba öfkeliydi vurdu da vurdu dalgalarını, çamurlu sularını yıllardır birlikte olduğu candaşını köprünün duvarlarına. Yıkıl, yıkıl da görme sana yapılan bu zulmü diyordu galiba… Köprü direndi YIKILMAM dedi. Ben Türk eseriyim. Türk atasını unutmaz, ata yadigârına gözü gibi bakar, yıkılmam dedi diretti.
Sel gücünü yitirdiği zaman geriye kalan yaşlı ve artık daha da yaralı bir kemerli köprü idi.
Bundan sonra çok fazla yorum yapmak istemiyorum.
Ben kendi vicdanımın sesini dinleyerek araştırma yaptım. İlk önce Köprülerin vakıflara ait olduğu bilgisine ulaştım. Fakat Vakıflar Genel Müdürlüğü bu köprülerin sorumluluğunun Karayoları Bölge Müdürlüğü olduğu bilgisini verdi.
Konya Karayolları Böle Müdürlüğünün iletişim bilgileri
Karayolları 3.Bölge Müdürlüğü
Horozluhan mah.
Ankara cad. No:151
42300 Selçuklu/KONYA
Telefonları 332 235 44 01.
Ben şahsım ve derneğimiz adına gerekli müracaatları yapıyorum. Fakat galiba bu yeterli olmuyor. Kamuoyundan gelen talebe karşı gelmeyen, halkın isteğini Hakk’a hizmet bilen bir devletimiz olduğuna inanıyor ve sizlerden de bu köprünün kurtulması için sorumlular ile temasa geçip durumu bildirmenizi rica ediyorum.
Saygılarımla.
Hüseyin DUMRU.
Bozkır Tarih Ve Tabiatı Araştırma, Yaşatma, Kültür ve Eğitim Derneği
Bşk yrd.
DİLEKÇE ÖRNEĞİ.
TC
KARAYOLLARI 3. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
KONYA
Bozkır İlçesi Dere-Sorkun karayolu üzerinde bulunan, Dere kasabası sınırları dâhilinde ve halkın “kemer köprü” diye adlandırdığı, Selçuklular zamanında inşa edilen köprü yıkılmak üzere. Ayrıca bu köprünün bir kemerinin içi de hafriyat ile dolmuş olduğu için sular yükselince köprünün yıkılma tehlikesi büyüyor. Bu köprünün bizlere emanet olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bu köprünün ivedilikle tadilatı ve korunması için gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.