İnsan ve doğa ne uyumludur birbirine.İnsan ne isterse doğada bulabileceğini bilir.aralarında ki bu sessiz uyumu teknoji dilendirir az olan kaynaklarını insanlığın hizmetine her geçen gün ilerleyerek sunar.Hızlıdır teknoloji çünkü insanların çoğalan bu istek bombardımanına cevap vermesi gerektiğini bilir.Her gün yeni isimler kazandırarak geliştirmektedir kendisini bu dünya .
Bir zamanlar hayalinin bile kurulmadığı,aklın almadığı yenilikler günümüzün sıradanlıkları şimdi.Amacı sadece sevdiği kadına sesini duyurmaya çalışan Gram Bell bugün elimizden düşmeyen minik telefonları hayal edebilmişiydi dersiniz?Yada oda büyüklüğünde ki hantal makineyi görenler şimdilerde bir kol saati kadar olan bilgisayarları görseler ne kadar şaşarlardı buna.Ya Hazerfen Ahmet Çelebi bilebilseydi bugünün görünmez uçaklarını belki ölmek bile üzmezdi onu.
Evet hayalleri gerçekleştiren teknoloji hızla ilerlerken, ne kadar çabuk uyum sağlıyoruz.İnsanın rahatına düşkünlüğü artıyor bu ilerlemelerle.Birkaç söne önce hayatımıza giren bir yenilik olmazsa olmaz oluveriyor.Uzaklarda ki sevdiklerimiz ekranımızda öyle özlenen bir sesde yok artık çünkü herkes telefonun ucunda.Annelerimiz artık daha az yoruluyor çünkü evimizde her şey otomatik.Kıtalar arası yolculuklar saatlerle ifade edilebilir durumda.Sağlığımızı bir makine ile baştan aşağı taratma imkanımızda yine teknolojin getirdiği kolaylıklardan.Öğrenciler artık dünya klasiklerini saniyeler içinde inceleyebilme şansına sahip.Matbaalar sayesinde bilgi kaynaklarımız sayılamayacak şekilde artmakta.
Ancak dünyada külfetsiz nimet olmaz.Bu kadar faydası olan teknolojinin elbette yaşama kattığı olumsuzluklar da mevcut.Beynimize hücrelerimize kadar işleyen radyasyon kimin ürünü?Yada giderek insanlaşan ,insanların işlerini yapan makineler kaç ailenin ekmeği acaba?Yok olan ormanlarımız,maviden griye dönen gökyüzü,mevsimini bile unutmaya başladığımız hormon yüklü tarım ürünleri,çocukların eline kimyasal tehlikesi olmayan bir oyuncak veremeyişimiz…işte bunlarda aynı teknolojinin ürünü.Giderek asosyal olan yalnızlaşan bilgisayar kablosuna hayatı bağlı olan gençler;aile sıcaklığının yerini parayla doldurmaya çalışan zavallı insanlar;ekonomik uçurumlardan düşüp suça itilmiş hasta ruhlar bunlar da tabi.Aslında mesele doğada ki tahribattan önce ruhlarda oluşan tahribat.Makineleşen dünyaya kalbini kaptırmak ;kan yerine hırs pompalayan kalpler mesele.Sonuç;sevgiyi bilmeyen en önemli değeri para zanneden vicdan ve muhakeme yeteneği zayıflayan bir dünya,insanlığa küsen bir doğa.
Peki bunu zararı teknoloji kendisi mi veriyor,bir kasıt mıdır bu?Bana göre değil;çünkü insan doğaya hükmedecek kadar güçlü ama ona köle olacak kadar da aciz bir varlık.Yani dilese teknolojiyi kullanıp zararlarını en aza indirgeye bilir.Yeter ki dengeyi tuttursun insan.Teknolojiyi hayatının ne kadarına dahil etmeli sınırını nerde bırakmalı bunu belirlediği zaman her birey sorunlar çözülmüş olur.Yenilikler karşısında mantıklı hareket etmek ;hangi değerlerin korunması hangilerinin güncellenmesi gerektiğini ayırt edebilmek yeteneğine kavuştuğu zaman insanlık tekrar doğayla arasındaki uyum düzelecek ve güzelleşecektir.Teknoloji dünyası da hizmetine devam edecektir.
Mehmet Faruk AYDIN
Bozkır Bilişim Web Ve Grafik Tasarım