Recent Comments

ANA dilde EĞİTİM! (1)


İnsanın anne – babasını seçme şansı yoktur. Bu açıdan bireyin hangi dilin içinde doğacağı ve bunu annesinden öğreneceği de kestirilemeyecek bir olgudur. Dil, insanın kimliğini gösteren en önemli unsurlardan biridir. Aynı zamanda dil kültürel genetiğin bir göstergesidir.
Toplumun bütün kotları dilde bütünleşir. Dil aynı zamanda hayatı anlamlandıran ve bireylerin dünyayı algılamasına imkân sağlayan en önemli araçtır. Dil bu kadar önemli olduğuna göre akla şöyle bir soru gelmektedir. Diller nasıl oluşmakta, nasıl gelişmekte ve toplumsal yapıları etkileyecek bir hale gelmektedir. Bu uzun bir tartışma konusudur. Ancak bu bağlamda şunu sormak gerekir! Devletin dili kimin dilidir?
Devletin dili ve toplumun dili farklı olabilir mi? Ve devletin dili kimin dilidir? Burada rahatlıkla devleti oluşturan toplumun dilinin devletin dili olarak ifade edebiliriz. Ancak tarihsel süreçte ve günümüzde bu durum böyle işlememektedir. Her toplumun dili devlet dili olmadığı gibi devletlerin dili de toplumlarından farklı olabilmektedir. Bu durum genellikle devlet kuran siyasi iradenin, dilinin milli devlet dili olarak üst yapıyı inşa eden bir koruyucu şemsiye etmesiyle çözülür. Bu yapılar ulus devlet sürecinde katılaşarak neredeyse her toplumun geçmesi gereken bir yol olmuştur. Avrupa’da devletler gelişirken devletin dilinin ne olacağı ciddi şekilde tartışılmıştır. Devletin dili ne olacaktır?
Avrupa’dan örnekler! Örnek,  İngiltere de uzun yıllar sarayda Fransızca konuşulmuştur. Halk dili ile saray dili farklıdır. Saray daha sonra halkın diline uymuştur. Fransa’da ise Fransız devleti kurulduğunda Fransızca konuşan halk nüfusun yüzde 50 inin altındadır. Almanya ve İtalya’da ise durum daha vahimdir. Almanya’da neredeyse Almancayı bazı köylüler ve alt tabakada yaşayan halk kesimi kullanmaktadır. İtalya’da ise durum daha vahimdir. Almanya’da Almanca ve Alman ideolojisinin gelişmesinde Latince İncil hareketi ve inancı hayati bir rol oynamıştır. Din toplumu dili yeniden inşa etmiştir. Türkiye’de Kürtçe olgusunun gelişiminde din adamlarını dikkate almak gerekir. Tipografi(Elle yazma,çizme,tasarım sanatı)  insan tipinin medrese çeşidi olan insan karakterinin oluşmasında dinin önemli bir etkisi vardır.
Türkiye Cumhuriyetinin mirasını devraldığı Osmanlıda dil birçok sorunun kaynağı olmuştur. Devletin siyasal ve toplumsal alanda yaşadığı büyük değişim ve devletin sınırlarının ulaştığı nokta aslında Türk dilinin de ulaştığı noktayı işaret etmektedir. Ancak bu gelişme kurumsal ve bir amaç etrafında oluşan bir gelişme olmamıştır. Modern anlamda bir sömürge mantığıyla hareket etmeyen Osmanlı, dil konusunda da emperyal bir politika izlememiştir.
Modernleşme sürecindeki gelişmeler: Modernleşme süreciyle birlikte Osmanlıda gelişen siyasi ve sosyal yapıların neticesinde aydınlar dil konusunda tekrar düşünmeye başlamışlardır. Bir başka nokta çok uluslu devlette Tazminatla birlikte yeni siyasal yapılanmanın neticesinde dilin durumu daha temel bir sorun olarak devam etmesidir. Resmi dil ne olmalıdır sorusuna meclislerde Türkçe zorunlu olarak devlet dili olmasıyla sorun çözülmüştür.
 Ancak merkezi dil kullanma ve devletin yeniden organizasyonunda birçok yapı rahatsız olmuştur. Bunların başında Bedirhanlar gelmektedir. Bu süreçte Bedirhanlar beyliklerini kaybetmişler ve bu gün de devam eden kültürel boyutta Kürtçe meselesi ve Kürt sorununun temelini oluşturmuşlardır.(Doç.Dr. Bünyamin Ayhan) Kürt dilinin özellikleri bir sonraki yazıda.

Yorum Gönder

1 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.
  1. Hocam müsadenizle bir kaç cümlede ben söylemek isterim.
    Dil her ülkede kalıba girse Türkiyede kalıba girmez. Çünkü Türkiye Büyük Osmanlı'nın külüdür. Bu külün içerisinde aynı ateşte yanmış farklı diyarların insanları var, kültürleri var.Bu külü eşeleyip, sadece Türkçeyi ayıklayıp diğerlerine sen bizden değilsin demek Osmanlının kemiklerini sızlatmaz mı? Osmanlı torunu olmakla hep övünürüz, bakalım Osmanlı hangi dili kullanmış. Öz Türkçe mi? Hayır. Dini değerleri en iyi şekilde anlamak ve yaşamak için hak dininin indiği dil ile konuşmada bir masur görmemişler. Ha keza bilim için latince, edebiyat için farsça.Özetle egemenliğine aldığı toplumu en ferah noktaya ulaştırmak için ne gerektiyse onu yapmış. Ve ne zaman ki dünyada olduğu gibi milliyetçi akımlar Osmanlıda da baş göstermeye başlamış, işte bu Osmanlının sonu olmuştur.

    Osmanlıdan günümüze gelelim.Bu gün Bozkır da bile aralarında 10km olmayan iki köyün temel dil yapısı aynı olmasına rağmen konuşma şekilleri değişebiliyor.Çünkü dil yaşayan bir unsurdur. Sürekli kendini yenileyen, bazen başka toplumların etkisinde kalarak yeni ve hiç bir dilde olmayan ve hiç bir dil kuralına uymayan kelimeler türemektedir.

    Kürt vatandaşlarımız için ana dilde eğitim talebinde bulunanların amaçları bellidir. Şahsi görüşüm ana dilde eğitim türküsü kışkırtma ve pusu aracından öte bir şey değildir.Türkçe gibi bin yıllık bir dil bile günümüzde ki bir çok kavramı ifadede yetersiz kalmışsa, paldır küldür derlenen ve kelime sayısı Türkçeye nazaran devede kulak kalan bir dilde eğitim gören bu insanlar Türkiyenin hangi illerinde yaşamayı düşünüyorlar. Doğudan başka kim anlar Kürtçeden..

    Günlük konuşma dili olmasın demiyorum. Konuşma dilleri özgürdür herkesin. Lakin bu devletin vatandaşı olan her insan bu devletin dilini ana dili olarak kabul etmeli, benimsemelidir.Dildeki bölünmeyi kabul ettiğiniz an ötekileştiğimiz andır.Ve buda Türkiyenin sonudur.

    YanıtlaSil

...

buttons=(Accept !) days=(20)

Bozkır Android Uygulamasını Telefonunuza indirin!!!
Accept !