Köşe başlarında beklerim
Günleri aylara eklerim
Bu bayramda gelmenizi
Kuşun kanadıyla beklerim
Bakar dururum yollara
Dalarım eski hatıralara
Çok severdin ya yavrum
Anacığın yapsın kaygana
Babanızda da çoktur kaygı
Bitmesin guzum sevgi saygı
Sen aklımızdan heç çıkman ya
Çocuklarda küşümüzde (1) galdı
Bunun gibi nice maniler yazdırırlardı analar gurbetteki oğullarına eskiden. Bayramdan önce yazdırdığı mektupta bunları dile getirir ve evladına olan hasretini bildirirdi. O eski yıllarda bayramların, ramazanların oruçların, ananın atanın ayrı bir değeri vardı insanların yanında. Ben Konya şehir içerisindeki bayramlarına çok vakıf değilim. Ramazanlarını bilirim tabi de bayramlarda mutlaka gurbette de olsam köyüme gelir bayramı anam babam kardeşlerimle yapardım.
O yıllarda böyle idi. İzmir, İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere gurbete giden Anadolu kırsalının gençleri bayramlarda muhakkak anasını babasını ve sılasını ziyaret ederler onların gönlünü alırlardı. İletişim araçları ne yazık ki bazı hasletlerimizi alıp götürdü. Şimdilerde vesaitlerin hem de şahsa ait olanların çok olmasına rağmen yine de ana baba bayramlama tercihi yerine tatil gezileri yapmak ağır basıyor. Bir de beni en çok üzen şimdiki gençlerin çok kullandıkları “kendine iyi bak” dilekleri… Ne kadar anlamsız ve mesnetsiz bir cümle… Yahu seni özleyen, görmek için can atan ana babaya “kendinize iyi bakın” demek onlara hakaret etmek demektir.
Şimdi gelelim eski bayramlara… Bir kere köylerde çok iş olmasına rağmen çok canlı geçerdi bayramlar… Çünkü bir sevgi saygı, bir yardımlaşma, birlik beraberlik içerisinde vardı. Daha bayrama bir ay zaman var iken “aman komşu veya Ahmet, Mehmet bayramda yemeği mutlaka bizde yiyeceğiz, başkalarına söz verme gibi bağlantılar yapardı zengin aile reisleri. Bayramdan önceleri her ne kadar yaz gününe gelse bile o eli öpülesi vefakar, cefakar analarımızın evleri hatta sokakları tertemiz süpürmesi, güzel güzel yemekler, tatlılar kıvrım baklavalar hazırlamaları, sac arası börekler yapmaları hiç aklımızdan çıkmıyor bu ilerlemiş yaşımızda bile.
Camilerde bayram namazı sonrası bayramlaşmalar, birbirlerinden helallik almalar daha sonra bazı köylerde bir büyük odada toplanıp komşularla beraber yemekler yenirdi ya da yemekten sonra mevsime göre bir mihenk yerde toplanıp bayramlaşılır hal hatır sorulurdu. Bayramlarda sadece akrabaları değil de bütün köyü dolaşarak bayramlarını kutlayıp büyüklerin ellerini öpmeler, birlik beraberlik ve dayanışmanın gereği idi.
Dedem merhum, “guzum amanın köyde herkesle bayramlaşın hatta helalleşin, çünkü bu köyde herkesin bir birinde hukuku vardır. Çünkü aynı toprakları paylaşıyoruz” derdi. Çok da haklıydı bence…
Bu vesile ile herkesin bayramlarını kutlayalım, Allah sağlık içerisinde herkesi tekrar bu aylara eriştirsin inşallah.
Burada bir anı ile yazımı bitireyim.
1950’li yıllardı Ramazan ve tabi bayram da yaz aylarına gelirdi. Ekini orakla biçer, merkeplerle harmana deste çekerdik. Esas iş bundan sonra başlardı. Düğen sürmek, öküzlerle sürülen düğen tabiki uzun sürerdi, zor olurdu. Köyümüzde bazı varlıklı ailelerde at ile düğen sürerlerdi, o daha seri ve biz gençlere göre daha havalı idi. Babam merhuma yalvardık bir beygir de biz alalım ne olur diye. O rahmetli de bütçesi zor durumda olmasına rağmen kendini zorladı 45 liraya bir kısrak aldık. O kadar hoş oldu ki o yıl düğen sürmek sormayın. Düğen bitti, bayram geldi annemin emmioğlusu anamı babamı bayramlamaya gelmiş bize. Bakmış ki evin giriş kapısı içerden kilitli şöyle düşünmüş ablam herhalde ahırda malları yemliyor, bir de oraya bakayım deyip ahır kapısına gelir kapının mandalını kaldırıp açarki bizim kısrak kendini samanlık kapısına kıstırmış adeta intihar ediyor. Güç bela hayvanı kısıldığı kapıdan kayınbiraderi merhum İsmail abi ile kurtarmış, merhum Ali abim. Biz de başka birilerine ziyarete gitmiştik. Geldik ama bizim kısrağın kısıldığı yerde boynu zarar görmüş kafası bir tarafa eğrilmiş. Amanın bendeki ağlamayı görmeyin neden mi? Benim derdim yeni seneye bizim kısrak düğen sürmeyecek mi hevesimiz kursağımızda mı kalacak diye. Neyse ki at yine çok düzelmese boynu eğri kalsa da ertesi yıl yine düğeni onunla eğri meğri sürebildik. Eğri at ile de olsa düğen sürmek öküzlerden daha seriydi.
Yarın bayram bütün İslam aleminin ve hassaten değerli okurlarımın Ramazan bayramlarını canı gönülden kutlar, bayramın hayırlara ve dostluklara vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ederim…
(1) Küşümde kalmak, küşümlemek: Merak etmek, durumlarını düşünmek.