Bozkırda sık sık sohbet ettiğimiz bir büyüğümüzle yine
hararetli hararetli Bozkırı tartışırken söz döndü dolaştı Bozkır’a turizmin
getirisine geldi. Ben büyük hayallere küçük gerçeklerden gidildiğine inanan
birisi olarak bu yıl BOZDER olarak düzenlediğimiz Yayla Gezilerinin dahi
Bozkıra bir katkısı olduğunu savunuyorum. Basit mantık, canı çekirdek çeker
turistin bir bardak çekirdek alır bakkal 50 kuruş kazanır, iki bardak çay içer
kahveci 1 lira kazanır. Giderken kasaba uğrar, kasap 20TL kazanır, manava uğrar
manav 5 TL kazanır. Bozkır dışından gezmeye gelen bir kişi öyle veya böyle bir
harcama yapar. Bozkır kazanır. Karşımda ki diyor ki Buraya yabancı turist
gelmez ki, yerli turist gelse ne gelmese ne. Onun Bozkır’a bırakacağından ne
çıkar ki??
Sevgili hemşerilerim, Evet Bozkır bizler için çok güzel bir memleket,
ama ülkemizde ve dünyada bizim ilçemizden daha güzel, daha ulaşılır, daha fazla
güzellikler sunan öylesi ilçeler var ki saymakla bitmez. Ve bu gün turist
yoğunluğunun göze battığı birçok turistik alan ise Bozkır kadar çeşitli
güzelliklerle bezenmiş olmamasına rağmen tanıtım ve ulaşım sayesinde ticaretini
geliştirmiştir.
Bir lokantacı düşünün yemeğini çok lezzetli ama suratsız.
Memleketin her tarafına afişler assın, tv’lerde reklam yayınlatsın, çeşitli
reklam gereçleri ile reklam çalışması yürütsün. Bütün bu çalışmalar lokantaya
kaç müşteri getirir. Öbür yandan güler yüzünü hiç eksik etmeyen temizliğine ve
servisine çok önem veren ve yine aynı şekilde güzel yemekler yapan bir
lokantacı düşünün. Bu lokantacı beş kuruş harcamıyor reklama. Reklama ayıracağı
paranın bir kısmını yemeklerin lezzetini arttırmak için kullanıyor kalanını ise
müşterilerine küçük tatlı ikramları halinde sunuyor. Aradan geçen bir yıl sonra
duvardaki afiş solduğu zaman diğer lokantacının güleryüzlü hizmeti o lokantaya
gelen her memnun müşteri yaşadıkça reklamını yapmaya devam ediyor olacaktır.
Bu yıl yaptığımız tanıtım çalışmalarında Bozkıra 37 kişi
getirdik. Bozkırdan memnun dönen beklediğinden çok daha fazlasını bulmuş 37
kişi… sohbet aralarında “Bozkıra muhakkak gitmelisiniz” telkini verebilecek
kadar etkilenmiş 37 kişi…
Bu bir basamaktır.
Turizm bölgelerini bir araştırın hangi turistik alana
biranda binlerce turist gelmiş? Bu çocuk hayalidir. Ve çocuklar hayallerinin
gerçekleşmesi umudu ile mutlu olmazlar. o hayal mutlu olmak için kurulmuştur.
Gerçekleşmese de olur. Fakat yetişkinler, yani ekmeği kazanabilmek için elini
aslanın midesinde gezdirenler olarak bizlerin böyle bir lüksü yok. Buraya kadar
sizlere Bozkıra turizmin getirilerini anlatmaya çalıştım. Şimdi ise asıl konu
olan Turizm kapasitemizde
Öncelikle günümüzde iç turizmin ihtiyaçları ve beklentileri
konusunda çok iyi araştırmalar yapmak, benzeri yapıya sahip olmasına rağmen
turizmde bizlerin çok üstünde olan diğer ilçe yöneticileri ve halkı ile diyaloga
girip bu başarıyı nasıl elde ettiklerini öğrenmek gerekir.
Bozkırda Tarih ve Doğadan başka turistik değeri olan bir şey
yok maalesef. Peki, bu değerlerimiz turizm için yetersiz mi? Kesinlikle
yeterli. Tek ihtiyacımız sunum ve ulaşım. Ulaşım konusunda vatandaş olarak
fazla bir getiri katamayız ama sunumda bizlere düşer.
Ticarette büyümenin iki basit mantığı vardır. Talep
oluşturmak ve talebe göre arz sunmak. İkisi de aynı anda yapılması gerekir gibi
gelse de talep olmadan sunulan arz genellikle hüsranla sonuçlanır. Arz talebin
hemen önünde olmalıdır. Konya’dan yolcu otobüsü çıkarken Bozkırda pideler
fırına verilmeli.
Bozkırın turizmde gereken yere gelememesini bazı
hemşerilerimiz Otel yetersizliğine bağlıyor. Evet, otel konusunda kısa süre
öncesine kadar çok ciddi sıkıntılarımız vardı. Hal bu hal iken dahi bu
noksanlığı tek gerekçe olarak belirlemek doğru bir teşhis değildir. Şöyle ki
Bozkıra gelen yabancı veya yerli turistlerin çoğunluğu şehir yaşantısından
kaçmak için kendini dağlara vurmaya, topraktan yatak, yıldızlardan yorgan yapıp
özgürce doğanın keyfini çıkarmaya geliyor. Zannetmiyorum ki akşama kadar havuz
başı beklemek için Bozkıra gelsinler… Kaldı ki bugün birçok ilçede olmayan 5
yıldızlı bir otelimiz var.
Bozkıra gelen turistlerimizin beklentilerini iyi
değerlendirmek gerekir. Kamp alanları belirlemek, bu alanların temizliği ve
korunmasını sağlamak. Eğer ki şu an mevcut olan otellerimiz gelen talebe
yetersiz gelirse o zaman arz kendiliğinden oluşacaktır.
Yani her şeyden önce TANITIM.. TANITIM. TANITIM….
Bazı hemşerilerimiz televizyona çıkıp Bozkırda şu yok bu
yok, şu eksik bu eksik diye cazgırlık yapması onların cehaletinden başka bir
şey değildir. Bardağın boş yerini göstere göstere dolu kısmının görülmesine
engel oluyorlar. Maalesef bu kardeşlerimiz senede 10 gün geldikleri Bozkırda
İstanbul elbisesi arıyorlar. Şunu kavrayamamış bu hemşerilerimiz Bozkırda ki
insanların da fikir yürütme yetisi vardır. Bu insanlar sizin düşündüğünüzden
daha çok düşünüyor Bozkırı ki orada yaşıyor.
İstanbulda Tempo TV de program yapan Mehmet Ceylan ile
internet üzerinden otel yok gafından dolayı tartıştık. Neticede yaşça büyüğüm
olduğu için gereken saygı çerçevesinden çıkmama rağmen ne utanmazlığımı bıraktı
ne terbiyesizliğimizi. Bu da yetmedi beni Çağlayan Göletine karşı olmak gibi
mesnetsiz bir suçlamaya tabi tuttu. Daha Bozkırda hangi dağda su var hangi dağda
taş var bilmeyen birisi çıkıp Bozkır hakkını savunuyormuş taklidi yapmasın.
Gelsin Bozkırda sıkıntıları yaşasın sonra konuşsun. Bayramda Bozkıra gelmiş üç
gün durmuş yollar bozuk diye karalıyor. Bilmiyor mu ki o yollar neden bozuk? O
yolların bozulmasına sebep olan hizmetin asırların özlemi olduğunu ve bu
hizmetin sunumunun sancısız geçemeyeceğini bilmiyor mu?
Uzaktan türkü çağırması güzel. Onun üç gün gezdiği yollarda
biz sabah akşam geziyoruz. Biz konuşmasını bilmiyor muyuz.. Ama biz Bozkırın
bardağının boş kısmını kendimize dolu kısmını da dünyaya sunuyoruz. Bu da bizim
farkımız. . 30-11-2011 de yayınlanan son programında ise medyada bir program
yapıcısı değil de üç buçuk yaşında çocuktu adeta…. Bu programda ki savunmadan
ziyade saldırı nitelikli konuşmalarına kadar hüsnüniyetimi bozmamıştım.
Neticede Bozkır adına bir şeyler yaptığını söyleyen birisidir. Ve kimliğinde
Bozkır yazar. Bozkırdan dolayı şimdilik saygımı korumak istiyorum.
Bozkırımızda bulunan Yüksek okulumuza her yıl yurdumuzun
değişik illerinden 300 ile 500 öğrenci kayıt yaptırmakta ve bu öğrencilerin birçoğu
Bozkırın çarşısından başka bir yerini gezmeden, görmeden ayrılıyor ilçemizden.
Belediye yahut kaymakamlık desteği ile Bozkırı tanıtmak için bulunmaz
fırsattır. Tabi değerlendirmesini bilene…
Bizlerde vatandaş olarak bir tıkla dünyanın gezilebildiği şu
zamanda Bozkırın bütün güzellikleri ile dünyaya tanıtmaya gücümüzün yettiği
kadar devam edeceğiz.
Hüseyin DUMRU
''Bu insanlar sizin düşündüğünüzden daha çok düşünüyor Bozkırı ki orada yaşıyor.''
YanıtlaSilözellikle istanbulda yaşayan bozkır diasporası olmasa, ilçede ve köylerde yapılan değişimler kolay kolay yapılamazdı, bozkırı elbette bozkırda yaşayan daha iyi bilir ama,bozkıra,köylere ve yaylalara, görsel, sanatsal, kültürel, modernizm ve ekonomik açıdan yapılan tüm faaliyetleri hep bu diaspora getirmiştir. lütfen bozkır için birşeyler yapmak isteyen kişilerin şevkini kırmak için uğraşmayın, lutuf yada ihsan istemezler, bari gölge etmeyin, bu arada gölet konusunda site sahipleri ve yöneticileri olarak dere köyünden olmanız hasebiyle,mehmet ceylanın görüşlerine aynen katılıyorum.
Bak sayın misafir arkadaş başta ciddi bir yorum yazdığına inanıp yorum yazıp altına ismini bile yazamayan bir insansın ki bu ne kadar Bozkır sevdalısı olduğunu gösterir.
YanıtlaSilBen Dereliyim her yerde diyorum yine derim Çağlayan göleti için Sarıot tan su alınarak Aygırın geleceğiyle oynayarak Bozkır'ın esas su kaynağının bilinçsizce kurutulması riskine karşıyım hepte karşı olacağım.
Ben ve yönetici arkadaşlarımız asla Çağlayan göletine karşı olmadık olmayız da Çağlayan göleti yapıldığı gün ilk biz gideceğiz. Bizim kaygımız Bozkır'ın geleceğini kaygıya yol açabilecek bir ek fonksiyona karşı olmaktadır.
Eğer ki Aygırın kaynağını teşkil eden bir kaynaktan geri dönülmez bir şekilde su kaybına meydan verecek bir vuku bulursa, bu durumda kim olursa olsun bunun hesabını Bozkır'a ve Bozkırlı'ya veremez.
Çağlayan Göleti de Bizim Bozkır Barajı da bizim Mavi Tünel'de Bizim Çarşambada bizim yeter ki Kaş yapayım derken Göz çıkarmayalım.
Yinede diyorum güzel yorum yapma gayreti içine girersen lütfen adını yaz bir Bozkırlı olarak ki abimizsen abimizi küçüğümüzsen küçügümüzü bilelim.
Bozkır'dan Neredeysen kardeş Kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum.
Selamlar Yakup Çetin Bozkır Dereli
İsimsiz kahraman olmuyor. Tarih hiç isimsiz kahramann kaydetmemiştir sayfalarına. Çünkü sevdalı insan, dava insanı, yaptığının arkasında duracağına delalet için adıyla şanıyla yapar yapacağını. "gurbetcilerimiz Bozkıra yardım etmiyor" demiyoruz. Allah razı olsun canla başla yardım edenlerden. Lakin Bozkır hakkında bir kesin hüküm biçme, bir yargılama söz konusu iken bırakın da öncelikli söz hakkı Bozkırda yaşayanların olsun.
YanıtlaSilHüseyin DUMRU.