Dünyanın hiçbir yerinde eşi benzeri bulunmayan binlerce yıl içinde şekillenmiş bulunan ilginç bölgemiz Kapadokya ile Konya arasında hiçbir ortak yön göze çarpmayabilir. Ama aslında her iki yerde de son derece güçlü ruhani bir atmosfer hakimdir. Biri Mağara-Kiliselere ev sahipliği yaparken diğeri semazenlerin mistik şehri olmuştur.
Kapodokya’nın en büyük şehri Nevşehir olsa da 23 Km. doğuda bulunan Ürgüp çok daha ilgi çekicidir. Mağara evlerle delik, deşik olmuş yamacın altındaki kanyonda yer alan Ürgüp, Kapadokya hayatını tanımak için ideal bir fırsattır. Üçhisar Köyünün merkezinde bulunan tepedeki kaleden ise Kapadokya’nın neredeyse tamamını görebilirsiniz. Ürgüp’ün 7 Km. kuzeybatısında yer alan Göreme yeşillik bir vadiye bakan kayalığın içine oyulmuş bir zamanların manastırlar topluluğunun bulunduğu 9. ve 12. Yüzyıllar arasında yapılmış olan otuzu aşkın kilise ile doludur.
Ürgüp’ün yaklaşık 100 Km. güneybatısında bulunan 100 metreyi aşkın derinliği, 14 Km uzunluğundaki vadide Ihlara’da Bizans döneminde bu yörede yaşayanlar vadinin dik yamaçlarındaki tüfleri oyarak pek çok manastır, kilise ve mağara evi yapmışlardır.
Kapadokya bölgesi Hıristiyanlık döneminde önemli merkezlerden biri olmuştur. 7. Yüzyıldan başlayarak Arap saldırılarına karşı koymuştur. Hıristiyanlar Araplardan saklanarak yaşamak için Göreme, Ihlara ve Zelve gibi yerlerdeki tüf kayalara kiliseler ve yer altı kentleri oymuşlardır. Bölgede ayrıca turistik önem taşıyan peri bacaları ilgi çekici bir manzara yaratmıştır.
Dik yamaçlı kayalar içine oyulan kilise ve mağara – evlerin Hıristiyanlığın Anadolu’daki yayılma sürecindeki korunma amaçlı özelliğini ve o dönemin mistik yaşantısının gereklerini şimdilik göz ardı edip Ihlara Vadisini bu günkü coğrafi yapısı ve doğal güzelliğiyle ele aldığımızda 100 metre derinliğinde 14 Km uzunluğundaki ortasından boydan boya Melendiz Çayının geçtiği yeşillikler içindeki vadinin daha ilgincini ve daha şaşırtıcı güzellikteki vadiyi (Kanyon)u Bozkır İlçesinin Pınarcık Köyü ile Avdan Kasabası yolu üstündeki Mavi Köprüsünü merkez olarak aldığımızda her iki yöne doğru uzanan dik yamaçlı kayalarla çevrili yer yer daralan vadide görebilirsiniz. Orta yerinden Mavi suyun geçtiği iki tarafında da 100 metreyi geçen dik ve sarp kayaların oluşturduğu vahşi görünüşlü vadide (kanyon)da adeta ürpertici bir güzellik vardır. Vadi içinde aracınızla ilerlerken iki taraflı dik ve sarp kayaların bir biriyle kesiştiğini zanneder o anda çıkmaz bir kavşağa geldiğiniz hissine kapılırsınız. Vadi ise yılan gibi kıvrıla kıvrıla devam etmektedir. Başınızı yukarı kaldırıp baktığınızda yalnızca gökyüzünü görebilirsiniz. Önünüzden akan suyun özellikle bahar aylarında coşkusu sizi adeta korkutur, ürpertir. Adrenaliniz yükselir. Tatlı bir heyecana kapılırsınız. Leyleklerin konaklayıp sincapların koşuşturdukları vadide yer, yer kırlangıçların kayaların altlarına yaptıkları arı peteklerini andıran yuvalarına giriş çıkışlarındaki cambazlıklarını dakikalarca keyifle seyredebilirsiniz. 35 Km’yi geçen vadi Balıklava Köyü altından devamla Belkuyu köprüsünün üstlerine kadar devam eder. Bu kanyon mavi suyu, Çarşamba çayı ile birlikte Apa Barajına bırakır.
Aygır gediğinden çıkan Çarşamba Çayı ise Fart Köyünden Deliktaş’tan devamla Pınarcık Köyü altından kıvrılarak su çatı denilen mevkide Mavisu ile birleşir. Burada Çarşamba Çayının Mavi Kanyona açılan yerde sarp ve yalçın kayaların oluşturduğu dar boğaz görülmeye değer. Vadinin boğazla kesiştiği bu noktada ise sanki üç yol ağzına çıkar gibisiniz. Bu dar boğazda üstünüze doğru gelen kayaların altlarındaki yuvalarına yine girip çıkan yüzlerce kırlangıcın cambazlık numaraları sizleri büyüler. Yine seyretmeye doyulmayan görüntülere tanık olursunuz. Bu boğaza kırlangıç boğazı dense yeridir. Gerek piknikçiler gerekse gurup halinde doğa yürüyüşleri için ideal bir parkur ve de piknik alanıdır Mavi Kanyon. Bahar aylarının coşkulu sularında Mavi Kanyonda botla gezinti yapılmasının uygun olup olamayacağı hususunun da ilgililerce ayrıca araştırılmasının denemeye değer olduğunu düşünüyoruz.
