Recent Comments

Konya'da kamplar ve kamp alanları

Güz geldi geçiyor bile, bu zamanda kamp mı olurmuş dediğinizi duyar gibiyim. Elbette olur. Her mevsim ayrı bir tadı vardır kampın. Bu aylarda ve kışın kamp malzemenizi hava şartlarına göre düzenlerseniz her mevsim kamp yapabilir, doğanın tadını çıkarabilirsiniz.Bu yazıyı perşembe akşamı yazıyorum cuma öğleden sonra ise Bozkır’lı arkadaşlarla kampa gideceğiz. Göksu vadilerini dolaşacağız, çadır yerine Küçük Asarlık’tan bir arkadaşın evinde kalacağız. Göksu Irmağının kenarındaki bahçelerden, bağlardan avar toplayıp yiyeceğiz, belki ateş yakıp patates soğan da közleriz.
Şehrimiz çevresi kamp olayını sevenler için gerçek bir cennet. Yüzlerce seçenek var. İnsan seçmekte zorlanır bile. Yalnız kamp yapılacak yerleri mevsimine göre seçmek önemli. Doğada olmayı fotoğraf olayıyla birleştirenler için daha da önemli bu.

Örneğin Kızılören’in çevresinde onlarca kamp alanı var. Bunların içinde Ballıkayalar en güzeli ve bu çevrede en güzel kamp zamanı mayıs sonlarına doğrudur. O günlerde her taraf çiçek bahçesi gibidir. Gerçi o çiçekler çiftçinin düşmanıdır ama binbir çeşit renkleriyle fotoğrafçılar için eşsiz bir zenginliktir. Özellikle yakın çekim fotoğrafları sevenler yerlerde sürünme bahasına saatlerce çekim yapabilirler.

Yıllar önce Karapınar Karacadağ’da Yeşilyurtlu arkadaşlarla bir kamp yapmıştık. Hala unutamıyorum. Kimimiz yürüyerek kimimiz traktörle Ovacık yaylasına çıkmış kamp ateşimizi yakmıştık. Her tarafı kalelerle çevrili bir cennetti Ovacık yaylası. Bahar aylarıydı. Bir tarafta atlar bir tarafta koyun sürüleri yayılıyordu. Bir çoban bir torba dolusu mantarı döküp gitmişti ateşin başına. Közde pişirmiştik mantarları. Ateşin başında nerdeyse sabaha kadar sürmüştü sohbet. Sonra gün doğmadan kalkıp çevredeki kaleleri gezmiş, fotoğraflamıştık. Dağöreni Kalesi, Mernek Kalesi, Se Kalesi binlerce yılın anılarını saklıyorlardı.

Anamas dağlarının eteklerindeki yaylalarda inanılmaz güzellikte kamp alanları var. Bir pınar başında kamp yaptıktan sonra gündoğumunu Anamasların zirvesine yakın orman kulübesinde izlemenin tadına doyulmaz. Pembe günışığı ilkin zirvelere vurur sonra usul usul çamların en yüksek dallarını yalayarak aşağı doğru iner. Buradan Beyşehir Gölü bir başka güzelliğe bürünür.
Üniversiteli gençler bir kış günü abi bizi kampa götür, diye tutturmuşlardı. Taşkent Çetmi’ye götürmüştüm onları. Ordan bir arkadaş bize Ayboğazındaki evini açmış bir çuval dolusu da patates çıkarmıştı sobada közleyin diye. Bir çuval patatesten bir tane bile kalmamıştı sabaha. Gece kar atıştırıyordu. Gençler gece yarılarına kadar kartopu oynamışlar, üşüyen gelip gürül gürül yanan sobada ısınmıştı. Sabah erkenden Ayboğazı şelalesine çıkmıştık. Müthiş ayaz vardı ve olduğu gibi donmuştu şelale.

Her yaz özellikle gittiğim kamp yerleri vardır. Bunlardan biri göçer dostum Kuş Ali’nin obasının yanıdır. Kara çadırlardan birinin yakınına kurarım çadırımı. Hemen çocuklar çeviriverir çevremi. Fatoş benden göre göre fotoğrafçılığa merak sarmıştır. Makinamı kapar başlar fotoğraf çekmeye. Ben çadırımı kurmadan bulgur pilavı, çay hazırdır. Sofraya buyur ederler. Sonra çocuklardan biriyle ya keçi gütmeye ya koyun gütmeye gideriz. Beni de bir akrabaları gibi görüyorlar artık.

Müthiş üretici insanlar göçerler. Koyun keçi üretimi konusunda zengin deneyimleri var. Ürettikleri ürünler yağ, yoğurt, peynir hep organik. Yemeye doyamaz insan. Boş kaldıkları zamanda ıstarları kurup kilim, çul, çuval vb. dokuyorlar.

Günümüzde hayvancılığın ölümünü tartışıyoruz. Dışarıdan et, hayvan ithal ediliyor. Tarım bakmayanı zenginlik ve refah seviyesi yükseldiği için et fiyatları yükseldi diyebiliyor. İşin en acı tarafı üretken göçerler iskan edilmeye çalışılıyor. İskan edildiklerinde ne olacak? Olacağı şu, bu insanlar üretici konumundan tüketici konumuna düşecekler. İşsizler, açlar ordusuna yenileri eklenmiş olacak. Her yıl üretilen binlerce keçi, koyun, onların verdikleri ürünler artık olmayacak.

Yanlarında kamp yapmayı sevdiğim ikinci oba ise Veli Karadayı’nın obası. O genellikle Ahırlı tarafında kalıyor. Obanın olduğu yer çukurda olduğu için yazın çok sıcak oluyor ama obadaki insanları çok sevdiğim için bunu göze alıyorum. Veli Karadayı’nın oğlu Ömer Kuş Ali’nin kızı Ayşe cadım ile evlenmişti, şimdi iki çocukları var. Ömer kırkım zamanı mutlaka haber eder. Çantamı sırtlar düşerim yola. Ahırlı’da buluşur obaya ineriz. Akşam yemeğinden sonra mutlaka küçük bir ateş yakarım çadırımın önünde. Ayşe cadım ıbrığı getirir kor ateşin yanına. Uyuyacağımda ateşi söndüreyim, diye. Bu konuda çok dikkatliler.

Kamp için uzağı sevmeyenlere küçük bir öneri. Dolunaylı bir gecede şehrimizin en güzel kamp yeri Takkeli Dağ. Dolunay doğup gelirken şehrin güzelliğini izlemeye doyamaz insan. Bir ışık deryasında yitip gider.
Toroslarda Eğrigöl, Ilgında Yeşilgöl vb. daha yüzlerce kamp alanı var. Onları da bir başka zaman anlatırım. Eğrigöl kocaman bir akvaryum. Yeşilgöl den çıkan sazanın doyumsuz bir tadı var.


Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.
...

buttons=(Accept !) days=(20)

Bozkır Android Uygulamasını Telefonunuza indirin!!!
Accept !